Her Son Bir Başlangıç
Her son bir başlangıç mıdır? Her hikâyenin sonu mutsuz mu bitmek zorundadır? Peki, bu ucu bucağı belli olmayan hayat çizgisinde sonsuzluk var mıdır? Bugün biraz bunlardan bahsedelim istiyorum. Hayatta bir işe, bir ilişkiye, bir düzene sonunu düşünerek ya da sonunun gelebileceğini düşünerek başlamayız. Sonu düşünmek insana bazen korku ve endişe verir. Sanki hayat sonsuzmuş gibi. 😊 Peki sonlara geldiğimizi düşündüğümüz bir ilişkide sonsuzluğu aramak ne kadar doğrudur sizce?
Ayrılık can acıtır. Özellikle de emek ve sevgi bağlarıyla bağlı olan bir ilişki ise. Sevgi önce saygı, emek, iletişim, fedakârlık ister bunların hepsini verirsiniz bazen sonsuzluk olur bazen ise olmaz. Sona geldiğinizi hissedersiniz kanat çırparsınız, debelenirsiniz ne yaparsanız yapın olmaz. Ayrılık kapıya dayanmıştır artık kaçış yoktur. Bazen öyle bir his olur ki ne yapacağınızı bilemezsiniz. Artık alıştığınız, beraber vakit geçirdiğiniz, sevgi saygı bağlarıyla birlikte olduğunuz kişi hayatınızda olmayacaktır. Bunu düşündüğünüz de belki de kendinizin nasıl hissedeceği endişesi ile paniklersiniz, tökezlersiniz. Merak etmeyin bu durum çok normaldir. Tabii ki tökezleyeceksiniz ama bu tökezlemeyi, kendinizin ilerlemesi için kullanabilirsiniz.
Burada tökezleme geçer geçmez aklıma Nietzsche’nin bir sözü geldi: “Önümüzdeki yolda daima taşlar olacak. Bunları tökezlenecek engeller olarak mı, yoksa üzerlerine basılacak merdivenler olarak mı göreceğiz?’’. Bu ifadelerle anlatılmak istenen durum aslında çok basittir: bakış açısı! Kendinize sormanız gereken soru oldukça basittir. Siz yaşadığınız sonu bir engel olarak mı görüyorsunuz yeni başlangıç olarak mı?
Başlangıç nedir?
Başlangıçlar, bir hikâyenin, bir serüvenin, bir işin, bir ilişkinin, olayın başladığı yeri ve zamanı ifade eder. Genellikle heyecan vericidir diyebilirim. 😊 İnsanlar çok büyük umutlar ve hayallerle bir şeye başlarlar. Belki de enini sonunu düşünmezler, bazıları ise tam tersi her şeyi düşünerek planlayarak bir şeye başlarlar. Başlangıçların ortak özelliği şudur ki; sonu belli olmaz, belirsizdir. Çünkü hayat bir belirsizlikten ibarettir.
Ne kadar planlarsak planlayalım. Enini sonunu çarpıp bölelim, çıkartalım istediğimiz sonuçla bazen sonuçlanmayabilir. Hayat çizgisini cetvel kullanarak çizemeyiz! Bu mümkün değildir. O çok hevesle başladığımız başlangıçlar bazen bize kaygı verebilir. Yanlış mı yapıyorum düşüncesi insanı yiyip bitirebilir. Ya da tam tersi insanı bulutlar üzerine çıkartır. Beklentiler yaratır beklentiler üzerine kurulan hayaller ve düşünceler ise gerçekleşmediğinde, gerçekler insanın yüzüne tokat gibi vurur.
Yeni bir işe başladığınızı düşünelim, iş görüşmesine gittiniz, tam istediğiniz bir pozisyon, hayallerinize adım atabileceğiniz bir adım, geçiminizi sağlayabilecek bir ücret, yani her şey tam da istediğiniz gibi görünüyor. İşe alım süreciniz gerçekleşti. Başladınız! Siz bu işe büyük bir umut, beklenti ve doyum görerek başlamış olabilirsiniz. Fakat bir gün öyle bir zaman geldi ki bu iş aslına baktığınızda size zarar vermeye başladı. Çalışma arkadaşlarınız size mobbing uyguladı, patronunuz yaptığınız işi bir türlü beğenemedi. Çok büyük umutlarla başladığınız o size çok uygun olan işiniz, genele baktığınızda size zarar vermeye başladı.
Burada yapılması gereken şey nedir? Başlangıçta düşündüğünüz, beklentileri, hayalleri ve size uygunluğunu düşünerek devam etmek mi, yoksa sizin zaten hayat döngünüzde bir yer kaplamış olan ve size eminim ki olumlu deneyimlerde katmış olan işe son vermek mi?
Burada önemli olan şey uzun zamanlı olarak bakmaktır. Anlık olarak evet belki de bu işe sabredip, çalışabilirsiniz. Fakat 2-3 sene sonrasında da geriye dönüp baktığınızda bu işte kullandığınız sabrın parçalarını mı görmek size doyum verir? Yoksa mutlu bir ortamda doyum içinde çalışabildiğiniz yeni bir iş mi?
Romantik ilişkilerde de bu durum aynı şekildedir. Tabii ki daha derindir ve bazen çok daha can acıtıcı olabilir. Bir ilişkiye başlarsınız ya çok umut verici değildir ya da tam tersi çok büyük umutlarla başlamışsınızdır. Sanki hayatınızda yolun sonuna yürümek istediğiniz arkadaşınızı bulmuşsunuzdur! Sonu gelmeyecek gibi ilişkiniz başlamıştır.
Sonunu düşünmemek için bazen insan görmesi gereken şeyleri göz ardı eder. Bir ilişkiye başlarken genellikle sonlar düşünülmez. Çünkü sevgi pek de hesabı yapılacak bir durum değildir. Tartılamaz, ölçülemez sadece deneyimlenir ve yaşanır. Bu deneyimlemeye başladığınız romantik ilişkiniz devam eder, bir süre sürer size mutluluk, heyecan, doyum verir.
Ama öyle bir an gelir ki o zamanlar keyif aldığınız şeylerden şu anda mutluluk duyamıyorsunuz. ‘’Başlarda her şey çok iyiydi’’ cümlesini elbet duymuşuzdur. Tabii ki başlangıçların genel özelliği iyi ve mutluluk verici olmasıdır. İnsan genellikle kötü hissettiği, mutsuz olabileceğini düşündüğü bir ilişkiye başlamayı tercih etmez. Yani en azından ben öyle olmasını umut ediyorum. 😊 Kişi zaten başlangıçta kendi beklentilerine, heyecanına, mutluluğuna kapılmıştır. Bu hislerin bir sonu var mıdır? Her zaman olmak zorunda mıdır?
Son nedir?
Son cümlesi kısa ve nettir: açıkça sondur. Bir işin, olayın, ilişkinin, hikâyenin, serüvenin bitiş noktasıdır. Son genellikle bir dönemin bitişini ve yeni serüvenlerin başladığı noktadır. Hayata baktığımızda aslında sonlar başlangıçtır.
Bir derin nefes alırsınız, verirsiniz, ikinci derin nefes almak için ciğerleriniz hazırlanmıştır. İkinci derin nefesi almaya başlamanızın noktası, verdiğiniz derin nefesin sonudur. İlişkilerde de böyledir. Başlangıçların olması için sonların gelmesi gerekir. Sonlar genellikle insanlar için acı vericidir. Kaygı, üzüntü, mutsuzluk hislerini peşinde sürükler. Veda etmeyi kim sever ki?
İlişkiniz bittiğinde, bir daha toparlanamayacak, unutamayacak, yeni başlangıçlar yapamayacak gibi hissetmiş olabilirsiniz. Çok normal. İnsan doğası gereği emek verdiği şeyleri kaybettiğinde bir boşluğa düşer. Fakat bu noktada boşluğu nasıl kullandığımızda önemlidir. Boşluğa çakılıp kalmak mı heyecan vericidir, yoksa yeni bir serüven için boşlukta süzülüp başlangıç noktasına gitmek mi?
Bir işte, ilişkide sona geldiğinizi görmekten olabildiğince kaçabilirsiniz. Belki sona gelmemek için çok fazla debelenirsiniz. Fakat bazen sonlarında yeni bir başlangıç olduğunu kabul edip, eski başlangıçlarımızdan öğrendiğimiz olumlu şeyleri ceplerimize koyarak yeni başlangıçlara gitmek en doğrusudur.
Ayrılık sonrası nasıl başlangıç yapılır?
Ayrılıklar, vedalar oldukça hüzünlü olabilir. Veda ettiğiniz kişi ile zihninizde bir türlü gerçekten vedalaşamamış olabilirsiniz. Bu çok doğaldır. Ayrılıklar bazı başlangıçların kapısını aralar. Bu başlangıçlara adım atabilmek için yapılması gereken bazı şeyler vardır.
Öncelikle kabul! Kendinizi kabul edin, hislerinizi kabul edin. Üzülüyor musunuz? ‘’Onun için neden üzüleceğim o kesin üzülmüyordur deyip’’ duygularınızı küçümsemeyin, bastırmayın. Duygular kıyaslanabilecek kavramlar değildir ki! Mutsuz hissettiğiniz için kendinizi aciz hissetmeyin. Aslında duygulardan kaçmak ve onları göz ardı etmek korkunun kanıtıdır.
Kendi duygularınızdan korkmayın! Kendinize yeni başlangıçlar için zaman verin. Yalnız kalmak istiyorsanız yalnız kalın. Fakat bu süreçte destek sistemleri her zaman yararlıdır. Sevdiklerinizden, arkadaşlarınızdan, ailenizden kendinizi izole etmeyin ve yardım destek alın! Kendinizi fiziksel, ruhsal olarak doyurun. Kendinize odaklanın ve şu anda ne yapmak istediğinize bakın. Hayatın size neler getirdiğini, neler öğrettiğini fark edin. Bu öğrenilenlerle neler yapabileceğinizi planlayın. Ayrılık sonrasında bir başlangıç için yeni hayaller, hedefler gerekir.
Geleceğe odaklanın. Geçmişe takılı kalmayın. Geçmişten aldığınız olumlu veya olumsuz deneyimleri gelecekte yapacağınız, yapmak istediğiniz hedefler için kullanın! Ve en önemlisi, sabırlı olun! Yavaş adımlarla ilerleyin! Herkesin ayrılık sonrasında süreci farklılık gösterir. Kendi temponuzu kendiniz belirleyin!
Eskiyi sürekli düşünmemek için 5 alternatif çözüm
Zihninizden eski anılarınız, hatıralarınız silinmiyor olabilir. Kendinize artık düşünme! de diyor olabilirsiniz. Fakat şimdi size sakın mavi bir fil düşünmeyin dersem. Bir çoğunuzun zihninde mavi fil otomatik olarak canlanabilir. İnsan düşüncelerine, zihnine ket vuramaz. Onun yerine bu düşüncelere yer açmak ve yararlanmak önemlidir. Eskiyi düşünmemek ve yeni başlangıçlara yer açmak için 5 alternatif çözümden bahsedeceğim:
- Yeni aktiviteler ile zihninize yer açın! Yeni uğraşlar edinin tabii ki zaman alabilir fakat hoşlandığınız yeni aktiviteler, hobiler ile zihniniz emek verdiğiniz yeni aktivitelerle meşgul olacaktır. Seramik kursları, dans kursları, resim kursları, aktivite yapmak gibi yeni yeni seveceğiniz aktiviteler bulabilirsiniz. Bu aktiviteler ile sosyalleşme ihtiyacınız da bir nebze hafifleyecektir.
- Hayaller kurun! Geçmişi düşünmemek için yeni hayaller ve idealler gerekmektedir. Hayat sürekli akar. Şu anda bu yazıyı yazarken aldığım ve verdiğim nefes bile geçmişte kalmıştır. Geçmişe yönelik tüketilen sabır ve enerji gelecekte karşımıza çıkacak fırsatları, bazen de olumsuzlukların tahammülünü azaltır.
- Geçmişten ders çıkarın! Geçmişi düşündüğünüzde sadece pişmanlık ve hüzün hissi hayatınızda pek de fayda sağlamayacaktır. Fakat geçmişi analiz edip, sentezleyip, hatalardan, ya da olumlu şeylerden kendinize ne katabileceğinize bakın. Eminim ki herkes biten bir ilişkisinden iyi veya kötü bir şeyler öğrenmiştir.
- Hayatı kabul edin! Hayat çizgisini cetvelle çizmemizin mümkün olmadığı konusunda yazının başında cümle kurmuştum. Hayatta bazen başımıza gelmesini istediğimiz olaylar yaşayabiliriz. ‘’Bunlar benim başıma neden geliyor?’’ diye düşünmek yerine. Durumu kabul edip kendinizi akışa bırakmak sağlıklı olacaktır.
- Destek alın! Aşırı düşünmeyi bırakamıyorsanız, bu durum artık gündelik yaşamınızın işlevselliğini bozmuş durumdaysa. Bir uzman ile görüşmek fark edemediğiniz taraflarınızı ve duygularınızı anlamlandırmanıza yardımcı olacaktır. Bir uzman eşliğinde duygularınızın keşfi daha az yorucu olur veya daha güvenli diyebilirim. 😊
Deniz Doğruöz
Klinik Psikolog / Uzman Psikoterapist
Online ve Yüz yüze Psikolojik Destek
İstanbul Ataşehir Anadolu Yakası