Sosyal Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Sosyal anksiyete bozukluğu şu sıralar pek çok kişinin bugünlerde duyduğu ve merak ettiği bir konudur. Bugünkü yazımda, sosyal anksiyete bozukluğunun ayrıntılarını ve bu durumu yaşayan kişilerin neler hissedebileceği konusunda bazı bilgiler paylaşmak isterim:

Sosyal anksiyete bozukluğu kişinin sosyal ortamlarda yaşadığı yoğun endişe, korku halidir. Bir kişi topluluk içerisinde herhangi bir eylemde bulunmaktan aşırı bir korku duyar. Sürekli herkesin gözlerinin onda olduğunu, bir yanlış yapsa rezil olacağını, aşağılanacağını ve kabul görmeyeceğini düşünür. 

Sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişilerin günlük yaşantısından örnekler vererek açıklamak istiyorum. Örneğin, bu kişinin bir iş yemeği olduğunu düşünelim, o yemek kişinin gözünde dağ gibi büyür ve korkunç hale gelir. Havadan sudan konuşmalar bile kişi için yoğun bir panik duygusu yaşatır, kişi konuşmalarının provasını evde kendi kendine yapar çünkü kabul görmemekten oldukça korkuyordur. Bu durum ise kısır bir döngüye sebep olur. Kişi özgüvenini büyük ölçüde kaybedebilir. 

Diğer bir farklı örnek ise kişi toplu taşımaya bindiğinde inmek istediği yeri söyleyemeyeceği için orada bulunan insanların onu yargılayacağını düşünebilirler. Kişi topluluk içerisinde yemek yeme, bir şeyler içme, tuvalete gitme gibi eylemleri olumsuz düşüncelerden dolayı gerçekleştiremeyebilir. Bu durumlar bir döngüye girer ve kişinin hayatını maalesef olumsuz yönde büyük ölçüde etkileyebilir. 

Sosyal anksiyete bozukluğu var olan kişilerle etkileşim bulunmayı zorlaştıran diğer bir konu ise bu durumu yaşayan kişilerin yeni arkadaşlar edinmesi, yeni topluluklara girmesidir. Sosyal ortamda genel olarak kendini güvende hissetmeyen kişi için yeni insanlarla etkileşim düşüncesi bile dehşet verici olabilir. Sosyal ortamlarda bulunduğumuzda neredeyse herkes hayatının bir döneminde duruma bağlı, utanç, heyecan hissetmiş olabilir fakat sosyal kaygıya sahip kişiler için bu belirtiler süreklilik gösterir ve genellikle durumdan duruma kişiden kişiye değişkenlik göstermez. 

Kişiler sosyal ortamlarda genellikle kendilerini yetersiz, değersiz, kabul göremeyecek biri olarak hissederler. Topluluk içerisinde konuşma yapmak, bir grup insanla tanışmak gibi durumlar büyük bir kaygı ve paniğe sebebiyet verebilir. Bu nedenle sosyal kaygı yaşayan kişi, sosyal etkileşimlerden kaçınma, izolasyon ve sosyal hayattan geri çekilme gibi savunma mekanizmaları geliştirebilirler. 

Yani anlayacağınız üzere sosyal anksiyete bozukluğu kişinin günlük yaşam aktivitelerine büyük ölçüde ket vurur. Ergenlik döneminde olan bireyler için bu durum ‘’arkadaşım yok’’ veya ‘’arkadaş edinemiyorum’’ yakınmalarıyla baş gösterebilir. Bu dönemde olan ergen kişilerin en çok ihtiyaç duyduğu şey arkadaştır fakat sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan bir ergenin (ergenlik döneminde bozukluk tabiri kullanılmaz ancak bunun yerine sosyal anksiyete eğilimi veya kaçınma davranışı dersek daha doğru olur!) yeni arkadaşlar edinmesi veya bir grup içine dahil olması imkânsız olmaktadır. 

Sosyal Anksiyete Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Sosyal anksiyete bozukluğuna neden olan pek çok etken bulunmaktadır. Nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Biyolojik etkenler: Beyindeki amigdala ve prefrontal korteks bölgeleri sosyal kaygı bozukluğu ile ilgili ilişkilendirilmiştir. Sosyal anksiyete bozukluğunun yaşandığı sıralarda bazı beyin bölgelerinin aktive olduğu gözlemlenmiştir. Beynin bu bölgeleri aktif olduğunda beyin kaygı ile kaçınma, donup kalma ve kavga beklentisi ile olası tehlikeye kendini hazırlayarak tedbir almaya çalışmaktadır. Sosyal konular, sosyallik beyinde travma ve yoğun tehlike ile eşleşmektedir. 
  • Sosyal ve Gelişim Çevresinden Kaynaklanan Etkenler: Kişinin genellikle gelişim çağında aile ve yakın sosyal çevresinde yaşadığı travmatik deneyimler sosyal kaygı bozukluğuna neden olabilmektedir. Özellikle, aile üyelerinin aşırı eleştirel, aşırı koruyucu, mükemmeliyetçi olmaları çocuklarının sosyal anksiyete bozukluğu geliştirmelerine sebep olmaktadır. Örneğin, eleştirel bir aile yapısına sahip bir kişi çocukluğundan beri eleştiriye maruz kalmışsa muhtemelen sosyal ortamlarda her durumda eleştiri alabilirim korkusu geliştirebilir.
  • Genetik Yatkınlık: Kişinin aile öyküsünde, genetiğinde kaygı bozukluğuna sahip olan veya genel olarak kaygı düzeyi çok yüksek bireylerin sosyal kaygı yaşaması daha muhtemel olarak görülür. Tabii ki tek etken de bu değildir. Bakım veren kişilerin bu kaygı durumunu yaşaması çevresel olarak da etki eder. Burada genetik ve çevresel etkenler birlikte işleyebilir.
  • Karakteristik Kişilik veya Mizaç Özellikleri: Bazı kişiler mizaçları gereği daha içe dönük, utangaç, gözlemci ve analitik yapıya sahip olabilir. Bu özelliklerin aşırıya kaçması ve sosyal becerilerin gelişmemesi sonucu anksiyete bozukluğunun oluşumunda rol oynayabilir. 
  • Sosyal Etkenler ve Sosyal Deneyimler: Kişi daha önce deneyimlediği olumsuz durumlar (travma) ile sosyal ortamdan olumsuz etkilenmiş olabilir. Bu da sosyal kaygı bozukluğuna sebebiyet vermiş olabilir. Örneğin, kişi daha önce sosyal bir ortamda alay edilme, küçük düşme, dışlanma gibi deneyimler yaşadıysa hep bunun benzeri şeyler yaşarım ve kötü etkilenirim diye sosyal kaygı bozukluğu geliştirebilir.

      Sosyal Anksiyete Bozukluğu Belirtileri ve Semptomları Nelerdir?

  • Arkadaş edinememe ve arkadaş ortamlarından kaçınma sosyal anksiyetenin bir diğer önemli belirtisidir. Kişi var olan, güvenli alanı olarak kabul edilen çevresine bile girmekten kaçınıyorken, yeni topluluklara girme ve arkadaş edinme becerisi oldukça azalır. Her davranış veya verilecek olası tepkiler konusunda tetiktedir. Bu, sosyal çevre, arkadaş, akraba, okul ortamı ve iş ortamı gibi hayatla ilgili hem rekabet hem de gelişim fırsatları sunan her ortamdan maalesef kaçınma davranışı yaratır.
  • Sosyal kaygı ve anksiyetenin fazlalaşmasıyla yaşanan panik durumunda, kişide bedensel belirtiler görülür. Sosyal ortama girmeden önce veya sosyal ortamda; kalp çarpıntısı, titreme, terleme, kızarma, baş dönmesi, mide bulantısı gibi bedensel belirtiler kendini gösterebilir.
  • Sosyal izolasyon (sosyal etkileşim olan ortamlardan kendini yalıtmak veya uzaklaştırmak) sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde oldukça yaygındır. Kişi rahatsızlık hissi ve endişe halinden kaçmak için toplu ortamlara girmekten kaçınır. Sosyal yaşam kalitesi önemli ölçüde düşer. Yaşadığı korku ve endişe durumundan kaçınmak için aslına bakarsanız sosyal izolasyon görülür. Kişi bu korku ve panik halini yaşamamak için sosyal hayatından vazgeçer.
  • Sosyal ortamdan korku, endişe hali görülür. Kişi normal olarak sayılabilecek davranışları yapmaktan korkar olmuştur. Topluluk içerisinde yemek yeme, içme, tuvalete gitme gibi davranışlardan büyük bir endişe duyar. Bir diğeri ise telefonla konuşmak gibi eylemlerden kaçınabilir. Bilinmeyen numaralardan gelen aramaları cevaplayamaz, bankaları aramak ya da herhangi telefon konuşması yapması gereken durumlardan kaçınır kendisi gerçekleştirmez. Genelde, kendini destekleyen her şeyi kabul edip üstlenecek bağımlı olduğu kişiden bunları rica eder. O kişi de bunu kabul ettikçe, kırılamayacak kadar güçlenen bir sosyal kaygı döngüsü maalesef oluşur. 
  • Utanç ve yargılanma korkusu kişiyi sarar. Toplum içinde rezil olma, kabul görmeme, küçük düşme ve utandırılma endişesi yaşarlar. Bu nedenle sosyal ortamlardan, topluluklardan olabildiğince uzak durur, kaçınırlar. Kişi istese bile bir aktivitede bulunamaz. Örneğin, ergenlik dönemindeki bir genç arkadaşlarıyla buluşabilmek ve yaşına uygun bir şeyleri tabii ki paylaşabilmek ister. Ancak sosyal anksiyete bu sağlıklı isteği güçleştirir. Bulunacağı ortamdan sürekli bir korku hali vardır.
  • Yoğun endişe ve korku hali: Diğer insanlardan kabul görmeme ve yargılanma endişesi oldukça fazla gözlenir. 

Görüldüğü üzere sosyal anksiyete bozukluğu semptomları çok geniş bir yelpazededir. Siz de kendinizde bu belirtileri görüyorsanız mutlaka size uygun koşul ve mesafede olan bir psikoterapist ve klinik psikologdan sosyal kaygınızın üzerine giderek araştırıp yardım ve destek istemenizi öneririm. Pek çok insan sizin yaşadığınıza benzer durumu yaşıyor ve de uğraşarak aşma sansını yakalıyorlar. 😊 Telefonla konuşmaya çekinme davranışını mutlaka bir kenara bırakın, yaşadığınız strese değmez emin olun! Haydi, internette size yakın bu konuya odaklanmış uzmanların yazdıklarını okuyun, güvendiğiniz kurum ve kişiden destek alarak yaşamda size sunulmuş olan zamanı ve sağlıklı enerjinizi iyi kullanın! 😉

Sosyal Anksiyete Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Sosyal kaygının tedavisi kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir ve tedavi planı bir psikiyatrist veya sosyal anksiyete terapileri konusunda uzmanlaşmış bir klinik psikolog tarafından belirlenmelidir. Bireyselleştirilmiş yani kişiye özgü tedavi yöntemleri sosyal anksiyetenin etkilerinin azaltılmasında özellikle etkilidir. Genel tedavi mantığı olarak kullanılan ve psikoterapide verimli olan yaklaşım ve yöntemler şu şekilde sıralanabilir: 

  • BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi), kişinin duygu ve düşünceleriyle çalışmamıza olanak sağlar bunun sonucunda kişinin eylemlerine etkide bulunabiliriz. Sosyal anksiyete konusunda kişilerin olumsuz düşüncelerini ve neden sonuç ilişkilerini kişilerin fark etmeleri sağlanır. Kişi sosyal anksiyeteyle ilgili düşünce ve duygularının ve davranışlara olan etkisi sorgulama yöntemi ve danışan-psikoterapist iş birliği içerisinde değiştirilmesi hedeflenir.
  • Grup Terapisi: Bu yöntem sosyal kaygı, sosyal anksiyete bozukluğu olan bireylerin bir grup terapisi yöntemiyle bir araya gelmesi ile gerçekleşir. Tabii ki öncesinde terapistle gruba uygunluk ve çalışmanın içeriği ve diğer grup üyelerinin benzer durumu yaşayanlar olduğunun anlaşılması için kişilerle grup çalışması öncesi birebir çalışma yapılmaktadır. Mesleki deneyimlerime göre sosyal anksiyete amaçlı grup çalışmalarında verim oranı yüksektir diyebilirim. Grup terapisi içerisinde her birey benzer düzeyde sosyal kaygıya sahiptir ve başlarından geçen deneyimleri olayları anlatırlar. Terapist tarafından kontrollü gerçekleştirilen bu süreç kişilerin yalnız olmadığını aynı durumda olabilecek başka insanların da var olduğunu benimsetir. Bunun sonucunda kişinin kendine olan umudu ve inancı pekişir. Bireylerin sosyal kaygı ve anksiyete yaşadıkları durumlarda bile psikolojik kalkanlar oluşturarak sosyal hayata aktif katılarak kendilerini farklı şekillerde ortaya koyma becerileri geliştirir veya zaten varolan becerilerini daha rahat ortaya koyarlar.
  • İlaç Tedavisi: İlaç tedavisi sosyal anksiyete de kullanılan bir yöntemdir. Fakat psikoterapiye ek olarak psikiyatri uzmanı takibinde kullanılması önerilir. Danışanların seans sırasında tıkandığı, zorlandığı durumlar ile karşılaşmamız doğaldır. İlaç bu tıkanıklık ve zorlanma süreçlerinin daha kolay aşılmasına yardımcı olur. 
  • Maruz Bırakma Davranışçı Yöntemle Uygulanan Terapi: Kişinin kaçındığı durumlara ve ortamlara, kontrollü bir şekilde terapist veya terapist olmadan aşamalı olarak maruz bırakma sonucunda kişi eylemlerini değiştirerek kaybettiği özgüveni ve sosyal becerileri geri kazanması hedeflenmektedir.
  • Sosyal Beceri Eğitimi: Seanslarda sosyal fobisi olan kişilerin çocuğunun sosyal becerilerini zayıflamış durumda olur. Bu nedenle, en basit kavram ve yaklaşımlar ele alınarak sosyal iletişimde bir çocuğun sosyal beceriler geliştirmesine benzer bir ABC yaklaşımı ile destekleyici egzersizler denenerek varolan ve paslanmış olan sosyal becerileri geri kazanılmasını hedefleriz.

Sosyal Anksiyete Bozukluğu ile Başaçıkmak için Öneriler ve İpuçları Nelerdir?

Sosyal anksiyete bozukluğu ile başa çıkmak oldukça yorucu bir süreç olabilir. Çevrenizden uzaklaşmış, destek sistemleriniz zayıflamış olabilir. Ancak, sosyal anksiyete bozukluğu ile başa çıkmak zor olsa da bazı basit yöntemler şöyledir:

  • Destek alın! Sosyal kaygı bozukluğu ciddi şekilde kişinin hayat kalitesine olumsuz etki yaratır. Bu sebepten zamanınızı ve güzel anlarınızı harcamadan size uygun olan bir psikoterapi uzmanı veya klinik psikologdan destek almak en doğru ve sağlıklı karar olacaktır.
  • Kendinizi maruz bırakın! Bu ne kadar zor olsa da yavaş yavaş korktuğunuz sosyal ortamlara kaçınmadan sabırla yavaş yavaş kendinizi maruz bırakın. Biliyorum bunun düşüncesi bile bazen korkunç gelebilir fakat seans sırasında bu endişe ve kaygıların yerine olumlu düşünceleri ekleyip, karesini alıp çarpıp kaldıraçla arttırabiliriz. 😊 Maruz kalma, üstüne gitme sosyal kaygı bozukluğunun geçmesine yardımcı olsa da kişinin sosyal anksiyetesini besleyen asıl sebepleri de çalışabiliriz. Sosyal Anksiyete bozukluğu altında sadece davranış alışkanlıkları olmayan karmaşık kök sebepleri olan bir sorundur. Aşılabilmekle beraber kişinin kararlı olması gerekmektedir.
  • Sağlıklı yaşam tarzı benimseyin! En önemli konulardan bir tanesi de düzenli uyku, beslenme ve egzersizdir. Bu süreçte hem sosyal becerileriniz hem de sağlığınızın zayıflamasını istemeyiz. Bu sebepten düzenli yaşam alışkanlıkları benimsemeniz çok önemlidir. Ot gibi yaşayın demesek de, rutinleri olan ancak yaşam kalitesini aşağıya çekmeyen bir disiplinden bahsediyoruz.
  • Umutla kalın! Bu süreçte kendinize inanmanız oldukça önemlidir. Sabırlı olmanız ve kendi kendinize kullandığınız dilin eleştirel olmayan destekleyici yaklaşımda olması sosyal anksiyete ile mücadelenizde en iyi zırhınız olacaktır!

Sosyal Anksiyete Arkadaş Edinmeyi Etkiler Mi?

Sosyal Anksiyete arkadaş edinmeyi kesinlikle olumsuz etkiler. Sosyal kaygı, mevcut arkadaşlıkları da yeni olası arkadaşlıklar kurmayı da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu süreçte kişi sosyal ortamdan olabildiğince kaçındığı için, var olan arkadaşlıklarından da kendini yalıtabilir. Yeni arkadaşlıklarda ise kişi tanımadığı kişilerle etkileşimden kaçınma davranışı gösterebilir. Ya da kendisini olduğu gibi açık ve dürüst bir şekilde tanıtamaz, açıklayamaz. 

Bunun sebebi, kabul görmeme, rezil olma ve aşağılanma korkusu olabilir. Bu durum ise ikili ilişkilerde güven problemlerine sebebiyet verebilir. Kişi kendisinde müthiş bir çekingenlik hisseder, kişilerle etkileşimden uzak durur ve genellikle o kişiler maalesef etkileşimde bulunamadığından derin bir ilişki oluşturmakta çok zorlanırlar. 

Deniz Doğruöz

Uzman Psikoterapist -Klinik Psikolog 

Sosyal Anksiyete Bozukluğu Uzman Psikolog

Yüz yüze ve Online Uzman Psikolog Desteği

İstanbul Anadolu Yakası Ataşehir

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.