Deprem Psikolojisi Nasıl Atlatılır?

Deprem psikolojisinin nasıl atlatılacağı konusu deprem öncesi ve sonrasında dikkatle düşünülmesi ve yapılacak psikolojik hazırlık ile yönetilebilecek bir konudur. Bu günlük blog yazımda, deprem psikolojisi konusundaki çok boyutlu olarak ele alınması gereken konuları bir arada ele alıp derlemek istedim. Umarım hem depremzede hem de depremzedelere destek olan kişilere ve deprem sonrası psikolojik ve günlük hayatlarında olumsuzluk yaşayan kişilere bu yazı kabaca destek olur. Hazırsanız bizlere çok sorulan soruları aşağıdaki gibi ele alıp yeterli düzeyde ele alacağım. Günlük hayat diliyle yazacağımız cevapların ötesini merak eden kişiler mutlaka bilimsel kaynakları da gözden geçirebilir. Bu yazıda, 1999 yılında psikoloji 3. sınıf öğrencisi olarak Gölcük ve Değirmendere’de İstanbul ve İzmir’de Psikologlar Derneği Şubelerinin çalışmalarına dahil olmuş, Van, Elâzığ ve 2023 Büyük Anadolu Depremini bizzat yaşamış kişilere verdiğim destek çalışmalarındaki deneyimlerimi de aktarmaya ve okuyuculara klinik deneyimlerden farklı bakış açıları ile aktarımlar yapmayı hedeflemekteyim.

Deprem psikolojik etkileri nedir?

Deprem, insanların içinde olan uyuyan bazı fay hatlarını kırarak bazı bastırılmış temel korkuları harekete geçirir.  Benim “içsel fay hattı” olarak tarif ettiğim korkular: 

    • Ölüm korkusu,
    • Belirsizlik veya bilinemezden duyulan korkular,
    • Çıldırma ve aklını yitirme korkusu,
    • Ait olduğu sosyal çevreyi kaybetme veya ait hissettiği topluluğun dışına atılma korkusu.

İnsan olarak biz bu korkuları çocukken tümgüçlülük (omnipotans, omnipotance) ve herşeyi sezebilme, önceden kestirebilme, bilebilme hisleriyle (omnisians, omniscience) ile yaşamı idare edecek şekilde bastırıyoruz. Bastırılan korkularımız “Bana bir şey olmaz!”, “Ben bilirim zaten.”, “Her şey kontrolüm altında!”, “Bir sorun olursa üstesinden gelebilirim!” şeklinde yaklaşımlarla öyleymiş gibi bastırılır. Deprem ve diğer doğal felaketler, bizim öfkeli ve korkulu taraflarımızı harekete geçirir ve doğa karşısında zayıf, yetersiz, tehlikede olduğumuz ve aslında tam da güvende olmadığımızı hatırlatır. Deprem sonrası psikolojik açıdan hem kendiniz hem de çevrenizdekilere bakarsanız belli bir süre herkes bu korkuları yaşadığı için hem hayatlar çok etkilendi hem de zor durumda olan kişilere yoğun destek olmak için maddi ve manevi seferber olundu. Ancak, beynimiz psikolojik açıdan bize deprem ve benzeri felaketleri unutturacak etkiler yaşatabilir. Yani, belli bir süre sonra korkularımızı bastıracak şekilde kayıtsız ve umursamaz hale gelinebilir.  Bazı destekler ve güçlü yönlerimiz sayesinde deprem korkusu bastırılır ve hayat devam eder.  

Deprem sonrası psikolojik sorunlar nelerdir?

Büyük ve yıkıcı felaketler sonrasında yakınlarını kaybeden kişiler yas ve psikolojik açıdan acılar yaşarlar. Ayrıca deprem sonrası etkiler açısından sık gözlenen etkiler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

    • Depremin her an tekrar olacağı korkusu, endişesi,
    • Güven konusunda zorlanma ve sürekli temkinli ve tetikte olma durumu,
    • Hafıza sorunları ve bazı anıları hatırlamada güçlük,
    • Hayattaki amaçları ve hedeflerini unutmak,
    • Her konuya karşı aşırı hassas ve tepkili olmak,
    • Konsantrasyonda zorlanma, dikkati toparlayamamak veya dikkatsizlik yaşamak,
    • Olumlu düşünmekte ve umut etmekte zorlanma,
    • Öfke, korku, üzüntü hissetmek ve yoğun panik halinde olmak,
    • Uyku, iştah, sosyal ilişkiler ve özbakımda zorlanmak,
    • Yalnızlık korkusu yaşamak.

Bizzat depremi yaşamayan kişiler de hem depremzede hem de acı çeken insanların duygularına eşlik ederek acı, korku, öfke, üzüntü ve suçluluk duyguları yaşayabilmektedir.  Depreme tanık olmuş ve yaşayan kişilere yüz yüze temas edip acıya tanık olan veya medya, sosyal medya veya sosyal ilişkiler aracılığıyla hikâye ve haberleri dinlemiş kişilerde depremzede olarak farklı bir düzeyde depremin etkilerini yaşarlar.

Deprem Sonrası Travmalar

Deprem sonrasında travmalar farklı şekillerde görülür.  Türkiye’deki büyük depremlerden sonra klinik psikolog ve deprem coğrafyası olan bu topraklarda yaşayan vatandaş olarak gözlediğim travmaları görülme şekilleri açısından gruplamak isterim: 

    • Depremin yıkıcı etkisini bizzat yaşamış kişilerin yaşadığı ağır ve büyük travmalar: Bu travmalar belli bir süre boyunca kişilerin zaman zaman o felaket anını yaşıyormuş gibi tekrarlayan yoğun korku ve panik hali şeklinde yaşaması. Günlük hayat işlevlerini yapamaz hale gelmek bu travmalarda gözlenir ve böyle kişiler yoğun sosyal, fiziksel ve psikolojik destek ihtiyacı duyarlar. Depremden kurtulan kişiler zaman zaman, yakınlarını kaybetmiş olmalarına rağmen kendileri yaşamış, kurtulmuş oldukları için yoğun suçluluk duyguları da yaşayabilmektedirler. Böyle kişilerin, Psikiyatri uzmanı eşliğinde ilaç desteği, sosyal destek ve psikoterapi desteği ile hızlı ve uzun vadede etkili çalışmalar yapmaları mümkün olur. EMDR Derneği ve EMDR uzmanları travma konusunda böyle kişilere destek olabilmektedir. 
    • Depremzedelere yardımcı olmaya çalışan kişilerin yaşadığı travmalar: Hızla yardıma koşan resmi görevli veya gönüllü olarak destek olan kişilerin deprem sonrasında yaşadığı acı ve çaresizlik yaşayan kişilerle duygudaşlık ederken travma yaşamaları veya acıyla baş etmeye çalışan insanların öfkeli tepkileri karşısında hissettikleri üzüntü, öfke, anlamsızlık ve çaresizlik duyguları olabilmektedir. Yeterli psikolojik hazırlık ve destek sağlanmadığında bu kişiler de kendileri depremzede olarak ağır travmalar yaşayabilmektedir. Zaman zaman kendi eski hayat travmaları yani içsel fay hatları harekete geçtiği için bu kişiler zorluk yaşar ve yoğun desteğe ihtiyaç duyarlar.
    • Depremden hiç etkilenmemiş görünen kişilerin yaşadığı gizlenmiş travmalar: Kriz anlarında duyguları iyi bastırıp yüksek işlev gösteren soğukkanlı ve becerikli kişilerin deprem sonrası uzun vade sonra ve başka konularda çıkan travmaları. Duyguların izole edilmesi ile mantıklı görünen, dayanıklı ve soğukkanlı olan kişilerin akıl, irade, düşünce mantık ve zekaları ile bastırdıkları üzüntü, acı, çaresizlik ve zayıflığa dair hisleri bastırıp hayattan keyif alamama, uzun vadeli plan yapamama, hayal kuramamak, eğlenememek veya kendini kaybetme şeklinde yaşanan travmalar. Alkol, uyuşturucu kullanımı gibi bağımlılıklar, cinsellik yaşayamamak, kendini insanlardan soyutlayacak şekilde yaşamak bu travmaların örtük şekilde yaşandığını göstermektedir.
    • Fobiler şeklinde yaşanan travmalar: Kişiler, depremin etkisini unutmak için somut fobiler geliştirip bu fobiler sayesinde travmalarını unutabilmek için hayatlarını hep bu fobilere odaklanarak yaşarlar. Agorafobi, asansör fobisi, kapalı alan korkusu, sağlıkla ilgili korkular, yükseklik fobisi, sosyal fobi yaşayarak travmaların fobilere dönüştürülerek yaşandığı durumlardır.
    • Takıntılar (obsesif kompulsif davranışlar) şeklinde yaşanan travmalar: Kişiler travmalarını olumsuz anıları düşünmemeye çalışmak için takıntılar yaşayıp bu takıntılarına kafayı takarak yani dolaylı olarak zihinlerini yorup travmayı unutmaya çalışarak travma yaşarlar.
    • Başkalarına patlayan öfke, şüphe ve suçlama ile yaşanan travmalar: İlk anda, bazı kişiler korku, üzüntü, acı ve öfkeyi farklı şekillerde destek aldıkları ve destek almak istedikleri kişi, kurum ve topluluklara yönlendirirler. Travma başka bir gündem yaratarak örtülmeye çalışılır. Toplumun aklı başında ve olgun olan kişilerinin böyle kişilere öfkelerini kontrol etmeleri sağlayan yaklaşımla üzüntü, acı ve dileklerini anladıklarını hissettiren bir adalet ve şefkat duygusuyla yaklaşmaları travmaların çalışılmasını kolaylaştırabilir. 

Deprem sonrası psikolojik destek?

Deprem sonrası psikolojik destek çok önemlidir. Bu destek, iyi planlanarak yapılmalıdır. Kalıcı, etkili ve zarar vermeyen bir yaklaşım önemlidir. Yakın zamanda olan 2023 Büyük Anadolu depremi başta 11 ilimiz, sonra tüm Türk vatandaşları ve dünyadaki yakınlarını ve dünyadaki pek çok insanı doğrudan ve dolaylı olarak etkiledi.  Evladını kaybeden bir anne veya baba; kardeşlerini kaybeden çocuklar, anne babalarını kaybeden çocuklar, işini, evini yaşadığı mahalle, şehri ve güçlü, güvende olma hissini kaybeden insanlar barınma, beslenme, güvenlik, ısınma, iletişim, hijyen ve sağlık ihtiyaçları karşılandıktan sonra mutlaka psikolojik açıdan mümkün olduğunca desteklenmelidir. Uygun zaman ve koşullarda, etkili ve sürdürülebilir şekilde psikolojik destek sağlandığı takdirde kişilerin, ailelerin hayatlarında travmaların etkisi azaltılabilir.  Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının sağladığı istikrarlı ve uzman kişilerin örgütlenmesi ile sağlanan psikolojik destek deprem bölgelerinde daha etkili olmaktadır.

Deprem bölgelerinde olmayan kişiler ise depremin tetiklediği eski ve yeni travmalar yaşadıklarında bulundukları şehirlerde bulunan sağlık kuruluşları, dernek ve vakıflar veya kliniklerden psikiyatrist ve klinik psikologlara destek başvurularında bulunabilirler. Böylece, travmaların etkileri ile duygusal yükleri azaltılarak kişilerin yaşama katılımı ile psikolojik sağlıkları açısından dengede kalmalarına yardımcı olunur. Travmalarda psikiyatri uzmanları ilaçla destek vermekte ayrıca psikoterapi desteği ile klinik psikologlar farklı terapi yaklaşımları ile destek sağlayabilmektedirler. 

Depremzede psikolojisi için nelere dikkat edilmelidir?

Depremzedeler, “yas” dediğimiz aynı anda görülebilen ve yoğun çatışmalı aşağıda bahsedeceğim karışık duyguları yaşarlar: 

    • Kayıpları (yakınları, evi, yaşadığı mahalle, güvenlik hissi, işi, fiziksel yara, uzuv kaybı ve maddi kayıpları) için üzüntü, acı yaşayabilir,
    • Kendi yaşıyor olduğu için aynı anda sevinebilir, sevindiği için kendine kızabilir ve sadece kurtulmuş ölmemiş olduğu için suçluluk yaşayabilir,
    • Kaybettikleri kişilere kendini dinlememiş oldukları için öfkelenebilir,
    • Yardım etmeye çalışan kişilere öfke duyabilir,
    • Yardım geciktiğinde bazı kurum, kuruluşlara hem ihtiyaç duyar hem de öfke yöneltebilir,
    • Farklı sosyal gruplara veya düşmanca hisler besledikleri kişi ve aile üyelerine öfkeli tutum ve davranışlar sergileyebilir,
    • Zihni bulanıklaşabilir, hayata dair pusulası geçici olarak çalışmayabilir, 
    • Donup kalıp hissizleşebilir, 
    • Şoka girip aklını yitirebilir, tuhaf davranabilir. 
    • Yardım faaliyetlerine yoğunlaşabilir, kendi ihtiyaçlarını düşünemeyecek kadar başkaları ile ilgilenebilir. 

Bu belirttiğim depremzede psikolojisi sadece depremzede olarak deprem bölgesinde olanlar için değil, olaya tanık olan, bilen, takip eden, destek olan, destek olmayan, olamayan herkesçe yaşanabilmektedir. 

Deprem mağdurlarına nasıl psikolojik yardım edilir?

Deprem mağdurlarına, öncelikle ne yaşadıkları ve neleri kaybettikleri, hangi tür bir desteğe ihtiyaç duydukları gözlenerek psikolojik olarak yardım edilir. Psikolojik olarak yardım, yakın çevre, aile, dost ve yakınlar tarafından sağlanan sosyal destek sayesinde gerçekleşir. “Birileri yanımda, istersem çok hayati konularda yardım alabilirim veya beni dinlerler.” diyebilmek bir psikolojik yardımdır. İkinci olarak psikolojik yardım, geçici kalacak bir bulma (çadır, konteyner, sağlam bir bina, bir akraba evi-odası) güvenlik, ısınma, temizlik, sevdikleri ile yakınları ile iletişim ihtiyaçları ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması olarak düşünülebilir. Üçüncü tür psikolojik yardım, kendi kendilerine ve aileleri ile başkalarına muhtaç olmamalarını sağlayacak maddi destek ve geçimlik edinmeleridir. Bununla birlikte, dördüncü olarak mümkünse yaşadıkları yer veya alıştıkları düzenden (eğitim, iş, sosyal yaşam ve iklim coğrafyalarından mümkün oldukça fazla kopmadan) işlev kuruyor olmaları gereklidir. Psikolojik destek ilk olarak, kişilerin yukarıda belirtilen hayat fonksiyonları sağlanırken bir aksaklık yaşanırsa dengeyi sağlayıp işleri rayına oturtmak amacıyla sağlanır. Bu sırada, eğer travmalar deprem mağdurları ile çalışılacaksa düzenli, ücretsiz ve çadırkent, konteyner kentlerin ya da yaşam alanlarının yakınlarında olmalıdır. İstikrar çok önemlidir. Travmalarda psikolojik destek çalışmanın kesintiye uğramaması ve psikolojik destek alınan kurum, uzman ve ortamın sık değişmemesi önemlidir. Ağır travmalardan psikiyatri uzmanı eşliğinde ilaç eşliğinde çalışılması psikolojik sorunların aşılmasına olumlu katkılar sağlamaktadır. Çok şükür, hem devlet, kamu kuruluşlarına bağlı sağlık kuruluşları ve bazı mesleki ve topluma yararlı sosyal destek amaçlı dernek ve vakıflar da böyle organize destekleri yetişmiş uzmanlarla sağlayabilmektedir. 

Zaman zaman, depremzede olan aile üyeleri, akraba, arkadaş ve daha önceden tanınmayan depremzedelere evini açıp destek olan kişiler için de birkaç öneri sunabilirim. İlki, destek sağladığınız kişiye denize düşen bir kişiye sağlanan kurtarma botu olduğunuzu unutmadan hareket edin. Yardımın amacı, kişinin toparlanıp kendi kendine yaşamının kontrolünü tekrar sağlayabilmesi için geçici olması gerekir. İkinci önerim ise, yardım ilişkilerinde, iyi, hoş ve güzel duygularla iletişim kurar, gönlünüzden geldiğince destek olmak istersiniz ve zor durumdaki kişinin yaralarını sarmasına yardımcı olmak istersiniz. Anadolu toprakları böyle bir misafirliği adet, gelenek ve görenek olarak destekler. Desteğe ihtiyaç duyan kişinin toparlanmasına yardımcı olur. Ancak, bu destek imkanlarınızı aşarsa, sizi tüketir ve sizlerin var olan hayat sorunlarınızı daha da arttıracaksa destek vermemeniz vermenizden daha faydalı olacaktır. Destek ilişkileri, öfke, hayal kırıklığı ve ilişkilerin tamamen kopmasına maalesef sebep olabilecektir.  Desteğinizin, o kişilerin hayata dönebilmesine katkı sağlayacak süre kadar olması faydalıdır. Psikolojik destek için mutlaka depremzedelerin, psikiyatri ve klinik psikoloji alanlarında uzman, travma ile çalışma deneyimi olan kişilerden destek alması sağlanmalıdır. 

Deprem korkusu nedir? 

Deprem korkusu, kendisi veya bir yakını deprem olan veya deprem riski olan bölgelerde yaşayan kişilerin her an deprem olacakmış gibi korkması ile yaşanır. Deprem korkusu, bazı binalardan uzak durmak, toplu yerlere gidememek, bulunduğu güvenli mekanlar dışında bulunmamaya çalışmak şeklinde yaşanır. Kişiler zaman zaman sevdiklerini kendilerinden uzak kalmamasına, işi ve hayatını deprem korkusuna göre hayatı düzenlemesine sebep olabilmektedir. Zaman zaman bu korku günlük hayatta beslenme, uyku, sosyal hayat, iş yaşamı ve sağlık konusunda bozulmalara yol açabilmektedir.

Deprem Korkusu nasıl atlatılır? 

Deprem korkusu, bizlerin aslında deprem gerçeği ile ölüm, maddi ve manevi zararlara ne kadar açık ve kırılgan olduğumuz gerçeği üzerine bizlere tedbir almamızı sağlayabilecek gücü sağlayabilir.  Korkular, çocuklar ve yetişkinlere daha dikkatli bir hayat ile gözden kaçırmamamız gereken gerçekleri bilim, doğa ve beşerî hayattaki gözden kaçırmamamız gereken yönleri hatırlatır. Ancak, insanlar korkularını unutturup kendilerini iyi hissettirecek şeylere sarılma ve korkularını unutma eğilimindedirler. Slogan olarak: “Korkulardan kaçmayın ve onları dostunuz olarak görün! Ancak onların sizi hayat, doğa ve insanların güzelliklerinden koparmasına ve çöküntü yaşatmamasına izin vermeyin!” 

Yaklaşık 11 yıl önce kaybettiğim babam kamuda çalışan işini çok seven Yüksek Jeoloji Mühendisiydi. Çocukken babamla yazları onun görev aldığı projelerin ve arazi incelemelerinde kaya ve zemin etüdü çalışmalarının çizim ve numune raporlamalarında çıraklık yapmışlığım vardır. Emekliliği sonrasında da kendi kurduğu zemin etüdü yapan işletmesinde babama yazları üniversite yüksek lisans öğrencisiyken destek olmuşumdur. Zemin etüdü, inşaatların ve inşaatlar öncesinde zeminin, yeraltı kaynaklarının durumunu tespit etmek amacıyla inşaat mühendisi ve müteahhitlere nasıl malzeme ve demir kullanacağına dair yapılan ön çalışmadır. Babam, işini hakkıyla yapan, titiz bir mühendis olduğu için bana jeoloji ile ilgili verdiği bilgilerde depremin yıkıcı etkilerini çizerek anlatmıştır. Anlattıklarından korktuğumu söyleyebilirim ancak, bilim, doğru bilgi, mühendislik hesaplarla, denetim ve kontrolle aslında fiziksel yaşam yapıları, yol ve inşaatların, insan, toplumun korunması mümkün olabileceğini gördüm. Deprem bölgelerinde onunla çalışırken fazla masrafa giren müteahhitlerin binalarının dayanıklı kaldığını gözlemlemiş bulunmaktadır. Korkudan korkmayın ancak korkunuzu tedbirle hayat teknenizi ilerletecek, sevdiklerinizin hayatını koruyacak bir rüzgâra dönüştürün!

Depremin insan üzerine etkileri nelerdir?

Deprem, boyutuna bağlı olarak insanın temel güven duygusuna zarar verdiği ve doğada tam da güvende olmayıp zarar görecek kadar incinebilir, kırılgan olduğunu hatırlattığı için kendi güçlülük hissini yerle bir edebilme etkisine sahiptir. Deprem, binalara yaptığı etkiyi insan ruhuna da yapabilir. Bu doğrultuda, bizler de kişisel, ailevi, yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde tedbirler alarak onu unutmayarak ruhsal yapılarımızı sağlam tutabilme gücü saplayabiliriz. Deprem sonrası, hayatımızda sağlık, uyku, beslenmemiz, işimiz, rutinlerimiz ve konsantrasyonumuz etkilenir. Belirli bir süre, şok ve anlamsızlık duygusu yaşanır. Kişiler güvende hissedene kadar bu duygular normaldir. Sevdiklerini kaybeden insanlara karşı özenli davranmak ve yaslarını yaşamalarına izin verilmelidir. Hem kendimiz hem de depremden zarar görmüş kişilerin uygun zaman ve koşullarda hayata dönmemize hayatın gerekliliklerini yapıyor olmamızın normal olduğunu hatırlamamızda fayda vardır.

Sürekli deprem olacakmış gibi hissetmek neden yaşanır?

Tehlikelerden sonra, aynı tehlikenin tekrar yaşanması durumuna tedbir olarak beynin bir bölümü insanı tetikte ve hazır tutmak ister. Herhangi bir ses, hareket ve vücutta yaşanan duyular sürekli deprem olacakmış gibi hissetmemize sebep olur. Hayatta kalmamızı sağlayacak şekilde bizi ayık ve tetikte tutan beyin işlevi çalışmaktadır. Bu durum belirli bir süre sonra geçer. Beyin iradeden ve düşünceden bağımsız güvende olduğuna dair işlemlerden emin olana kadar bunu sürdürür. 

Deprem korkusundan uyuyamıyorum

Deprem korkusu, uykumuzu etkileyebilir. Uykusuzluk ise psikolojik açıdan gerginlik ve huzursuzluk yaşamamıza sebep olur. Hayatın akış ve işleyişini duygudurumumuz açısından sıkıntıya sokar. İki haftadan daha uzun süren uyku bozulmaları (Uyuyamamak, fazla uyumak, gündüz uyuyup gece uyanık kalmak, uykudan sık uyanmak, kabuslarla uykunun bölünmesi vb.) için psikiyatriye veya aile hekimine başvurarak uyku düzenlemesi için ilaç desteği alınabilir. Travma sonrası stres ve kaygı bozukluğu gibi durumlarda uyku bozulması normaldir ancak bu durumun fazlaca uzaması durumu için destek alınmalıdır. 

Bu yazıda umarım sizlere kabaca fikir vermişimdir. Bu yazı hakkında tespit ettiğiniz yazının geliştirebilmem için önerileriniz varsa bana yazarsanız sevinirim. Sizden aldığım öneriler doğrultusunda fark edemediğim bir durumu atlamak istemem. Depremde her açıdan zarar görmüş tüm insanlara ve halkımız ve milletimize geçmiş olsun dileklerimle…

Deniz Doğruöz

Klinik Psikolog/Psikoterapist

2. Düzey EMDR Terapisi Uzmanı

İstanbul Ataşehir

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.